13 Nisan 2010 Salı

Perklorik asit



Perklorik asit, HClO4, suda çözünebilen renksiz bir sıvı olan bir klor oksoasididir. Sülfürik asit ya da nitrik asit ile kıyaslanabilecek kadar güçlü bir asittir. Perklorik asit bir süper asittir ancak en güçlü Brønsted-Lowry asidi değildir (en güçlüsü HSbF6 ya da fluoroantimonic asittir). Asidin pKa'sı −7'dir.[1]



Susuz perklorik asit yağımsı bir sıvıdır. Bu asit, hidratlardan bir seri oluşturur, birkaçı kristalografik şekilde tanımlanır. Dihidrat karakteristiktir: Katı, hidrojen bağlarıyla merkezlenen H2O ve H3O+'ya bağlanmış perklorat içerir.[2] Perklorik asit suyla bir azeotrop (eşkaynar) oluşturur. Asidin bu formu kararlıdır ve ticari olarak uygundur. Bu tür solüsyonlar higroskopiktir (emici), açıkta bırakılırsa havadaki nemi çekerek kendisini seyreltir.

 
 
Hazırlanışı
 
Seyreltik asit bir sodyum perklorat solüsyonunun yoğun sülfürik asit içinde damıtılmasıyla elde edilebilir.




NaClO4 + H2SO4 → NaHSO4 + HClO4

İlgili diğer bir metod da baryum sülfatın çökelmesi için baryum perklorat ile seyreltik sülfürik asitin reaksiyona girmesidir, bunun sonucunda solüsyonda sadece perklorik asit kalır. Perklorik asit ayrıca amnyum perklorat ve nitrik asidin karıştırılması ile de elde edilebilir. Reaksiyon diazot oksit ve perklorik asit verir.

Güvenlik

Anhidros ve monohidrat olan perklorik asit patlayabilir, normal sıcaklıkta ise yavaşça ayrışır. "Laboratuvar Güvenliği El Kitabı" CRC'ye göre perklorik asit son derece tehlikelidir. Deri ve gözler için aşındırıcıdır ve dokunurken azami ölçüde dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca kumaş veya ahşap bir malzemeye temas ettiğinde tutuşabilir ya da patlayabilir. Perklorik asit tuzları çoğunlukla patlayıcı düzeneklerinde kullanılan güçlü oksitleyicilerdir.





7 Nisan 2010 Çarşamba

Salisilik asit



Salisilik asit, C6H4(OH)CO2H kimyasal formüllü bir beta hidroksi asittir (BHA). Renksiz, kristal yapıdaki bu organik asit genellikle bitkisel hormon olarak kullanılır. Salisin metabolizmasının bir ürünüdür. Aspirin olarak adlandırılan asetil salisilik asitle benzer kimyasal özellikler taşır.


Karbonik asit



Karbonik asit, karbondioksidin sulu çözeltisi olan zayıf asittir. Gazozun içinde bulunur. Ayrıca yağmur suyu da zayıf karbonik asit çözeltisidir. Formülü H2CO3 şeklindedir. Suda çözündüğünde H+ (hidrojen) ve HCO3-(bikarbonat) iyonlarına ayrılır.

Gastrik asit



Gastrik asit, mide öz suyunda yer alan bir tür sindirim asididir. Asit, midenin iç yüzeyinde yer alan hücreler tarafından üretilmektedir. Asit, tam bir formüle sahip olmamakla beraber, hidroklorik asit (HCl), potasyum klorit (KCl) ve sofra tuzu (NaCl) içermektedir. Asidin pH değeri, 1 ve 2 arasında olup, normal şartlarda insanlar için oldukça zararlıdır. Gastrik asidin fazla üretildiği zamanlarda, midede yaralar ve ülser oluşmaktadır. Aynı şekilde bu asidin yetersiz kaldığı zamanlarda da sindirim sorunları yaşanmaktadır. Asit, herhangi bir gıdayı sindirirken, aşağıdaki kimyasal tepkime meydana gelmektedir.



HCl + NaHCO3 → NaCl + H2CO3
 
 

Gastrik asidin çalışma şeması

Aspartik asit



Aspartik asit (Asp, D), (aynı zamanda anyonik formunun adıyla aspartat olarak da adlandırılır), proteinlerin yapısında bulunan 20 standart aminoasitten biridir. Aspartik asit olarak da bilinir.



Vücuttan zararlı amonyağın atılmasına yardımcı olur. Amonyak dolaşım sistemine girdiği zaman toksik bir madde olarak hareket eder ve merkezi sinir sistemine zarar verebilir. İncelemeler, aspartik asitin dayanıklılığı ve yorgunluğa direnci artırabileceğini göstermiştir.



Adından anlaşılabileceği gibi, aspartat, asparaginin karboksilik asit analoğudur. İnsan vücudu ihtiyacı olan aspartatı sentezleyebildiği için dışarıdan besinlerle alınması hayati önem taşımaz. Proteinlerin yapıtaşı olmak dışında, aspartat beyinde nörotransmiter olarak da kullanılabilir ve üre döngüsünde ve glukoneogenez esnasında metabolit olarak rol alabilir. Nörotransmiter olarak kullanılan aspartatın yorulmaya karşı direnç sağlayarak dayanıklılığı artırabildiği hipotezi öne sürülmüştür, fakat destekleyen deneysel kayıtlar çok güçlü değildir.


Aspartat: Kimyasal yapısı

 

Ürik asit



Ürik asit (Moleküler ağırlığı 168g/mol), (IUPAC ismi 7,9-dihydro-1H-purine-2,6,8(3H)-trione) karbon, oksijen, nitrojen ve hidrojen'den oluşan organik bir bileşiktir.



Ürik asit, Ksantin oksidazın oksipürünleri (ksantin, hipoksantin gibi) oksitlemesi ile oluşur. İnsan ve gelişmiş primatlarda pürin metablozmasının son ürünüdür. Diğer birçok memelide ürikaz enzimi ürik asidi allontoin'e oksitler.

Folik asit




(Folsäure)Folik asit (Folat-polisin, C19H19N7O6): B grubundan bir vitamindir(B 9). Yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunduğundan bu ad verilmiştir. Çünkü Latincede folum yaprak manasındadır. Mitchell ve arkadaşları bu vitamini , 1941 yılında ıspanak yapraklarında keşfettiler.

Özellikleri

Kimyaca adı pteroil glutamik asit (PGA)tır. Bc faktörü de denir. Bu madde suda mızrak şeklinde kristallenen portakal sarısı renginde bir katıdır ısıtılmakla erimez, fakat 250 °C'de esmerleşerek bozunur. Serbest asit halinde az, fakat sodyum tuzu halinde suda çok çözünür. Bazik ve nötr çözeltilerinde ısıya pek dayanıklı değildir.

Eksikliği

Eksikliği sonucu megaloblastik kansızlık meydana getirir. Tropikal bölgelerde çok rastlanır. Bu eksikliğin başlıca sebebi protein-kalori eksikliğine dayanmaktadır. Normal beslenen insanlarda ancak sindirim bozukluğunda ve gebelikte görülebilir. Sarada kullanılan ilaçlar verilirken de bu vitaminin verilmesi gerekir. Bazı antibiyotikler (mesela Trimetoprim + Sulfamid kombinonyonları) bu vitamini yok edebilmektedir. Bira, şarap, rakı vs. fazla içen kimselerde bu vitamin eksikliği oldukça sık görülmektedir.

Sindirimi

Bu vitamin, ince barsak epitelinde bulunan bir karbonksipeptidaz enziminin yardımıyla, besinlerde bulunan poliglutamil şeklindeki folatlar parçalanarak serbest folat şeklinde ince barsakların üst kısımlarından emilir. Bu arada bazı değişikliğe uğrayarak kanda metil tetrahidrofolat şeklinde bulunur. Karaciğerde de bu şekilde depo edilir. Bu depo 5 mg kadardır. Barsakta da ayrıca bir miktar üretilir. Bir karbon atomlu köklerin, moleküller arasındaki geçişlerinde önemli rol oynar. Bazı amino asitlerden aldığı köklerin pürin ve pirimidin sentezinde kullanılır. DNA'nın sentezinde vazife alır. Bu vazifeyi yapabilmesi için bu vitaminin 5,10- metiltetrahidrofolat halinde olması gerekir. Bu geçiş ise B12 yokluğunda mümkün olmaz. Buna göre megaloblastik kansızlığa, B12'nin, dolaylı olarak tesiri vardır.




Folik asit, megaloblastik kansızlığın tedavisinde günde 5-10 mg vererek kullanılır. Tedaviye demir de katmak gereklidir. Çocuklara koruyucu olarak 0,5 mg bu vitaminden verenler vardır. Keçi sütü bu vitamin bakımından fakirdir. Bu sütle beslenen çocuklara bu vitamin de ilave edilmelidir. Sara hastalarına bu vitaminin B12 ile birlikte gerektiği zaman verilmesi uygun olur.


Günlük ihtiyaç ve kaynakları

Bu vitaminden günlük olarak serbest folat üzerinden 200, toplam folat üzerinden ise 300 mikrograma ihtiyaç vardır. Günde 100 mikrogram olanlarda bile eksiklik görülmemektedir. Gebelikte ihtiyaç % 50 kadar artar. Bu vitamin nebati ve hayvani gıdaların bir çoğunda bulunur.





Nitrik asit





Nitrik asit, bileşiminde üç oksijen, bir hidrojen ve bir azot bulunan kuvvetli bir asittir. HNO3 formülüyle gösterilir. Konsantrasyonu arttıkça daha tehlikeli olur, gliserin ile reaksiyona sokulduğunda nitro gliserin elde edilir. Dinamit, çeşitli patlayıcılar, plastik ve gübre yapımında kullanılır.



Nitrik asit patlayıcı madde olacak kimyasalları nitrata çevirdiğinden patlayıcı maddelerin çoğunda kullanılır. Dinamit, Gliserin-Tri-Nitrattır. TNT Tri-Nitro-Toluen.

Glutamik asit



Glutamik asit (Glu, E) proteinleri oluşturan 20 aminoasitten biridir. Glutamat olarak da bilinir. 1 amino ve 2 karboksil içerir. Polar, asidik aminoasittir. Fizyolojik pH'da iyonize olup negatif yüklüdür. Non esansiyel ve glukojeniktir. Glutaminin anyonik formudur. Karaciğerde sentezlenen pıhtılaşma faktörlerinin yapısında, protein S ve C'nin yapısında ve kemiklerde osteokalsinin yapısındaki aminoasit olup K vitaminine bağlı olarak gama karboksile olur. Folik asitin yapısında bulunur. Eksitör etkili nörotransmitter (siniriletici)dir.

Kimyasal yapısı

Sitrik asit



Sitrik asit, karboksilik asitlerden, renksiz, kristal yapılı organik bileşik. Formülü C6H8O7 şeklindedir. Hemen hemen tüm bitkilerde ve birçok hayvanın vücut sıvısında bulunur. Yağların, proteinlerin ve karbonhidratların yükseltgenerek karbondioksit ve suya dönüştüğü fizyolojik süreçlerden geçer.


Kullanım alanları

Sitrik asit (ing. Citric acid) metal temizleme işlerinde, gıdaların ve çeşitli organik maddelerin dayanıklılığını arttırmak için ve bazı alkolsüz içeceklere tat vermek için kullanılır. Şekerleme ve ilaç yapımında da yararlanılır. Özellikle turunçgillerde büyük miktarlarda bulunur.



İçerdiği sitrat kökü pek çok maddede bulunur. Örneğin; iktidarsızlık tedavisinde kullanılan Pfizer firmasının ürettiği bir ilacın etken maddesi olan sildenafil sitrat; sitrik asidin içerdiği sitrat kökünü taşıyan siklik guanezin monofosfatın (cGMP)-spesifik fosfodiesteraz tip 5 (PDE5) enziminin selektif inhibitörüdür. Sitrat kökü oluşturduğu bu bileşiklerin özelliklerini tek başına göstermez.



Sitrik asit kimyasal çizimi

 

Pirüvik asit



Pirüvik asit, formülü CH3COCOOH olan propanonoik (ya da ketopropiyonik) asidin yaygın adı. molekul agırlıgı:74,08 g/mol



Metabolizmada önemli rol oynayan pirüvik (ya da piruvik) asit, bazı aminoasitlerin aminin giderilmesi yoluyla proteinlerden ve glikoz yoluyla glikojen ile glikozdan elde edilebilir (tersine bir süreçle glikolizden glikojen de elde edilebilir). Glüsitlerin, lipitlerin ve proteinlerin metabolizmasının her aşamasında yer alır.



Diğer adı Pirüvat olup, elde ediliş yöntemi her canlı organizmada aynıdır. Çünkü aynı enzimler kullanılır bu olayı katalizlemek için.



 

Laktik asit




Laktik asit, 1780 yılında Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedilen, formülü CH3CHOH-COOH ve kimyaca adı alfa hidroksipropanoyik asit olan, bir organik hidroksi asittir. 1881'de ticari olarak büyük ölçüde ekşimiş sütten elde edildi; bu yüzden süt asidi de denir. Sütte bulunan laktoz, laktik maya denilen bakteriler tarafından laktik aside dönüştürülür.



Her insanın vücudunda oluşan tabii bir organik bileşiktir, kas, kan ve vücudun değişik organlarında bulunur. Laktat ile aynı anlamda kullanılır, laktat, laktik asidin sodyum (Na) ve potasyum (K) tuzudur.



Laktik asidin temel kaynağı, glikojen olarak adlandırılan, karbonhidratın yıkımı sonucu oluşan bir yan üründür. Anaerobik glikoliz sonucu pirüvat üretildiği zaman kas hücresi onu aerobik olarak enerji üretimine katmayı dener. Şayet, kas hücresi üretilen tüm pirüvatı kullanma kapasitesine (aerobik olarak) sahip değilse, pirüvat laktata dönüşür. Laktat, laktik asidin Na, K tuzudur, laktik asit ile aynı anlamda kullanılır.

Sülfürik asit






Sülfürik asit, H2SO4, güçlü bir mineral asididir. Suda her konsantrasyonda çözünebilir. Olası kaşifi 8. yüzyıl simyacısı Cabir bin Hayyan tarafından verilen ismiyle[1]Yenime uğratıcı,renksiz ve yoğunluğu yüksek sıvı. Çok önemli bir kimyasal madde olan sülfürik asit sanayide değme yöntemi ya da kurşun odalar yöntemi ile üretilir. Bu yöntemlerde kükürt dioksit çeşitli katalizörler eşliğinde oksijenle yükseltenerek kükürt triokside dönüştürülür ardından kükürt trioksit suyla tepkimeye sokularak sülfürik asit elde edilir. Sülfürik asit çeşitli derişimleri halinde gübre, pigment, boyar madde, patlayıcı madde, ilaçlama, inorganik tuz ve petrol arıtım ve metalurji işlemlerinde kullanılır. Ayrıca çeşitli pillerin yapımında da sülfürik asitten yararlanılır. Halk arasında "akü asidi" diye bilinir. Elektriği iletir. Suda çözündüğünde çok yüksek ısı çıkar.



Piyasada satılan sülfürik asitler çoğunlukla yüzde 78,93 ya da 98'liktir.


Kullanım alanları


Sülfürik asit renksiz, yağımsı bir sıvıdır. Konsantre sülfürik asit, kütlece %96-98 oranında H2SO4 içerir. Özelliklerinden biri de, suya yakın bir madde olmasıdır. Konsantre sülfürik asit, birçok organik maddeden suyu çeker ve ısıveren (ekzotermik) bir tepkime oluşturur. Bu özelliğinden dolayı, temas edildiğinde cilde büyük zararlar verebilir. Yine aynı sebepten dolayı, sülfürik asiti seyreltme işlemi çok dikkatli yapılmalıdır. 1 mol sülfürik asit bol miktarda suya eklendiğinde, yaklaşık 880 kJ ısı açığa çıkar. Konsantre sülfürik asitin içine su eklemek çok tehlikelidir. Çünkü su, yüksek ekzotermik tepkimeden dolayı asitin üstünde kabarcıklar oluşturarak, çok ani bir şekilde kaynar. H2SO4 kimya endüstrisinde en çok üretilen ve kullanılan maddelerden biridir. Tarım endüstrisinde büyük miktarlarda asit, kalsiyum fosfat Ca3(PO4)2 gibi çözünmeyen fosfat kayalarından, çözünebilir kalsiyum dihidrojen fosfat elde etmek için kullanılır. Sülfürik asit üretiminde kullanılan endüstriyel metodun adı “değme işlemi”dir. İlk adımda, sülfür ve sülfitlerin yanmasıyla sülfür dioksit oluşturulur.



S8 (g) + 8 O2 (g) → 8 SO2 (g) (ΔH° = -2374 kJ/mol)



2 H2S (g) + 3 O2 (g) → 2 SO2 (g) + 2 H2O (g) (ΔH° = -1037 kJ/mol)



Sülfür dioksit daha fazla oksijenle tepkimeye girerek sülfür trioksit oluşturur, ama bu tepkime daha yavaş gerçekleşir. Kontak işleminde sülfür dioksit ve oksijen karışımı, platin metali veya vanadyum oksit katalizörleri yüzeyine temas ederek geçer.



2 SO2 (g) + O2 (g) → 2 SO3 (g) (ΔH° = -226 kJ/mol)



Sülfürik asitin direkt çözünümü, sülfürik asit nemi oluşturur. Oluşan bu nem, suyla karıştırıldığında konsantre sülfürik asit elde edilir. Dikkat edilirse değme işlemindeki tepkimelerin ekzotermik olduğu görülür. Sülfürik asit üreten fabrikalar, açığa çıkan bu ısıdan da yararlanırlar.

 
 
Sağlık açısından riskleri
 
 
Hangi konsantrasyonda olursa olsun, gözlerle teması tehlikelidir. Derişik sülfürik asit gayet kaşındırıcı olup, deride şiddetli yanıklar meydana getirir. Temas halindeki bölge bol su ile yıkanmalıdır. Temas edilen yerde renk açımı ve iz bırakıcı yaralar oluşur.
 

Asetik asit




Asetik asit veya etanoik asit CH3COOH formüllü bir organik asittir, sirkeye ekşi tadını ve keskin kokusunu vermesiyle bilinir. Karboksilik asitlerin en küçüklerindendir (en küçük olan formik asittir). Doğada karbonhidratların yükseltgenmesiyle oluşur. Sanayide asetik asit hem biyolojik yolla hem de sentetik yolla imal edilir. Tuz ve esterine asetat denir. Suda tamamen çözünür.

Kullanımı

Sirke

Sirke genelde %4-8 oranında asetik asit içerir ama turşu kurmak için kullanılan sirkelerde bu oran %18'e varır. Sirkenin oluşturduğu asitli ortam gıdaların bozulmasına neden olacak çoğu mikroorganizmanın büyümesini engeller. Bu yüzden turşulama sebzelerin ömrünü uzatmak için etkili bir yöntemdir.



Sanayi



Donmuş asetik asitSanayide asetik asitin geniş bir kullanım alanı vardır, çoğu kimyasalın üretiminde hammadde olarak kullanılır. En önemli kullanımı vinil asetat üretimidir ve bundan elde edilen polivinil asetat tahta tutkalı olarak kullanılır. Bunu asetik anhidrit ve asetik ester üretimi izler. Sirke üretiminde kullanımı nispeten önemsizdir. Asetik asitin bir diğer önemli kullanımı çözücü olaraktır. PET plastiklerin üretimininde kullanılan tereftalik asit üretiminde asetik asit çözücü olarak kullanılır, bu kullanım asetik asitin tüm kullanımının %5-10'unu oluşturur. Asetitk asit gida sanayisinden tampon özelliğinden dolayı E260 adıyla bir katkı maddesi olarak kullanılır.



Asetik asidin türevlerinin de çeşitli kullanımları vardır. Örneğin, Sodyum asetat dokuma sanayinde ve gıda katkı maddesi olarak (E262) kullanılır. Selüloz asetat fotoğraf filmi üretiminde kullanılır.



Asetik asidin zayıf bir asit olması onun özellikle ev içinde temizleme amacıyla kullanılmasının nedenidir. Seyreltik asetik asit (sirke) çaydanlıkların kireçten arındırılmasında, cam ve diğer parlak yüzeylerdeki madenî birikmeleri temizlemekte kullanılabilir.



Etkileri

Yoğun asetik asit cildi yakar, göze kalıcı zarar verir ve ciltte kabarcıklar oluşmasına neden olur. Etkileri birkaç saat sonra hissedilir. Bu etkilerden korunmak için nitril koruma eldivenleri giyilir (lateks eldivenler koruma sağlamaz). Asetik asit 39 °C üzerinde tutuşabilir, havayla patlayıcı karışımlar oluşturabilir.



%25'den daha yoğun asetik asit, keskin kokusu ve yakıcı buharlarından dolayı labaratuvarlarda kullanılması zordur, çekerocak altında kullanılmalıdır. Seyreltik asetik asit (sirke gibi) zararsızdır, ama daha kuvvetli çözeltileri insan ve hayvanlar için zararlıdır. Sindirim sistemine ciddi hasar verebilir ve kan asitliğini ölümcül oranda değiştirebilir.


RESİM



Donmuş asetik asit

 


Kaynak: wikipedia








Karboksilik asit



Karboksilik asitler karboksil grubu olan organik asitlerdir, -C(=O)OH formülüne sahiptirler, bu genelde -COOH veya CO2H olarak da yazılır.[1] Karboksilik asitler Bronsted asitleridir, yani proton vericileridir. Karboksilik asitlerin tuz ve anyonlarına karboksilat denir.







Karboksilik asitlerin en basit dizisi alkanoik asitlerdir, R-COOH formülüyle gösterilirler, R bir hidrojen atomu veya bir alkil grubuna karşılık gelir. Bileşiklerde birden fazla karboksilik asit grubu bulunabilir.

Fiziksel özellikler

Karboksilik asitler polar moleküllerdir ve birbirleriyle hidrojen bağları kurarlar. Yüksek sıcaklıkta, buhar fazında, karboksilik asit molekülleri çiftler (dimer) halinde bulunurlar. Kısa karboksilik asitler (1-4 karbonlu) suda çözürler, daha uzun olanları ise alkil zincirin gittikçe artan hidrofobik özelliği yüzünden çok daha az çözünürler. Eter ve alkol türü daha az polar çözücülerde çözünme eğilimleri vardır.[2]



Karboksilik asitler tipik olarak zayıf asitlerdir, yani sadece kısmen H+ katyonu ve RCOO− anyonlarına ayrışırlar. Örneğin, oda sıcaklığında suda çözünmüş asetik asit molekülerinin yalnızca % 0.02 ayrışmış durumdadır.



Karboksilik asitler zayıf asitler olduklarından suda her iki biçimleri arasında bir denge oluşur:



RCOOH ↔ RCOO- + H+

Karboksilik asitlerin asitlikleri hem asit halin, hem de eşlenik (konjüge) bazın kararlılığı ile açıklanabilir.



Asidin kararlılığı

Karboksilik asitlerin asitliği, iki elektronegatif oksijen atomunun O-H bağını çevreleyen elektron bulutunun şeklini bozarak bu bağı zayıflatması ile, endüktif etkiler ile açıklanabilir. Zayıf O-H bağı asit molekülünün daha az kararlı olmasına neden olur ve hidrojen atomunun daha kolay ayrışıp H+ iyonu salmasına neden olur. Asit karasız olduğu için denge sağa kaymış durumdadır.



Ek elektronegatif atom veya grupların, R grubu üzerinde bulunana klor veya hidroksil gibi, benzer ama daha zayıf etkileri olur. Bu grupların varlığı endüktif etki sonucu asitliği artırır. Örneğin (üç -Cl grubu olan) trikloroasetik asit, laktik asitten (bir -OH grubu olan)daha kuvvetli bir asittir, o da asetik asitten (hiç elektronegatif parçası olmayan) daha kuvvetlidir.



Birleşik bazın kararlılığı



Karboksilik asitlerin resonansla kararlı hale gelmeleriKarboksilik asitin kararlılığının bir diğer açıklaması rezonans etkileri iledir. Karboksilik asitin ayrışmasının sonucu ortaya çıkan ürün rezonansla stabilize olmuştur, negatif yük iki oksijen atomu arasında paylasılmış (yersizleşmiş, delokalize olmuş) durumdadır. Her bir karbon-oksijen bağının kısmî bir çift bağ özelliği vardır. Eşlenik baz bu şekilde stabilize olduğu için denge sağa kaymış durumdadır. Benzoik asidin konjüge bazındaki negatif yük hem iki oksijen atomu hem de benzen halkası üzerinde yersizleşmiş durumdadır. Bu yüzden benzoik asit asttik asitten daha asittir.

Spektroskopi

Karboksilik asitler kızıl ötesi spektroskopisi ile kolaylıkla tanınabilirler. 1680 ile 1725 cm-1 arasında keskin bir C=O gerilmesi vardır, ayrıca karboksil grubununun kendine has O-H gerilmesi 2500 ile 3000 cm-1 arasında yayvan bir tepe olak belirir.[2]



1H NMR spektrometresinde hidroksil hidrojeni 10-13 ppm bölgesinde görünür, ama eser miktarda su ile değişim yüzünden ya genişlemiş olur ya da hiç gözlemlenmez.


Kaynaklar

Kısa düz zincirli alifatik karboksilik asitler ve C18'e kadar uzunluktaki çift sayılı karbonlular ticarî olarak sağlanabilir. Örneğin, asetik asit karbon monoksitin metanol karbonilasyonu ile üretilir. Daha uzun karboksilik asitler ise bitki veya hayvan kaynaklı trigliseritlerin hidrolizinden elde edilir.



Sirke, asetik asidin derişik bir çözeltisidir, biyolojik olarak, etanolun fermantasyonu yoluyla üretilir.


Sentez

Karboksilik asitler birincil alkol ve aldehitlerin, Jones ayıraçı, potasyum permanganat veya sodyum klorit gibi kuvvetli yukselgenlerle yükseltgenmesi ile üretilebilir. Ayrıca olefinlerin potasyum permanganat veya potasyum dikromat ile oksidatif parçalanması yoluyla da üretilebilirler. Özellikle bir benzen halkasındaki herhangi bir alkil grubu, zincir uzunluğu her ne olursa olsun, bir karboksilik aside tamamen yükseltgenir. Benzoik asidin endüstriyel olarak toluenden sentezlene yöntemi buna dayalıdır.



Karboksilik asitler ayrıca, asit veya baz eklenerek, nitrillerin, esterlerin veya amidlerin hidrolizi ile de elde edilebilirler. Ayrıca karbon diyoksit üzerine etki edecek bir Grignard ayıracı ile de hazırlanabilirler, ama bu yöntem endüstride kullanılmaz.



Karboksilik asitler asağıdaki tepkimelerle de oluşabilirler.



Bir aldehitin Cannizaro tepkimesi ile disproporsiyonu.

Diketonların benzilik asit düzenlenmesi ile düzenlenmesi

Haloform tepkimesinde metil kentonların halojenasyon ve ardından hidrolizi ile

Benzoik asitlerin oluşumunda yer alan daha ender bazı tepkimeler, nitrobenzenlerden von Richter tepkimesi ve fenollerden Kolbe-Schmitt tepkimesidir.


Tepkimeler



arboksilik asitler bazlar ile tepkiyip karboksilat tuzları oluştururlar, hidroksildeki hidrojen bir metal katyonu ile yer değiştirir. Böylece, örneğin sirkede bulunan asetik asit, sodyum bikarbonat ile reaksiyona girip sodyum asetat, karbon diyoksit ve su oluşturur:



CH3COOH + NaHCO3 → CH3COONa + CO2 + H2O

Karboksilik asitler alkol ve aminlerle tepkiyip ester ve amidler oluştururlar. Diğer alkol ve fenoller gibi karboksilik asitlerdeki hidroksil de, tionil klorür kullanılarak klor atomuyla yer değiştirip asil klorürler oluşturabilir.



Karboksilik asitler lityum aluminyum hidrit veya boran ile indirgenip birincil alkoller oluşturabilirler ancak bu tepkimelerden birincisi yavaştır. Esterler daha kolay indirgenebilirler, bu yüzden asitlerin indirgenmeden evvel esterleştirilmesi genelde daha mümkündür.



Tüm karbonil bileşikler gibi α-karbondaki protonlar da keto-enol totomerizasyonu ile ayrılmaya müsaittir. Böylece, Hell-Volhard-Zelinsky halojenasyonu ile alfa karbon kolayca halojenleşebilir.



Arndt-Eistert sentezi karboksilik aside bir α-metilen grubu dahil eder.

Curtius düzenlemesi karboksilik asitleri isosiyanatlara dönüştürür.

Karboksilik asitler Hunsdiecker tepkimesi ile dekarboksile olurlar.

Dakin-West tepkimesi bir amino asidi ona karşılık gelen amino ketona dönüştürür.

Barbier-Wieland bozunumunda alifatik karboksilik asidin alfa metilen grububir dizi adımla ayrılır, böylece sincir kısalması meydan gelir.[3] [4]

Bir bileşiğe bir karboksilik grubun eklenmesine karboksilasyon denir; onun çıkartılmasına da dekarboksilasyon. Bu tepkimeleri katalizleyen enzimlere karboksilaz (EC 6.4.1) ve dekarboksilaz (EC 4.1.1) denir.
 
 
Adlandırma ve örnekler  
 
Karboksilat anyonu R-COO- genelde -at eki ile adlandırılır, dolayısıyla, örneğin, asetik asitinin iyonuna asetat denir. IUPAC adlandırma sisteminde karboksilik asitlerin -oik asit eki olur (örneğin oktadekanoik asit). Genel kullanımda ek genelde -ik asit şeklindedir (örneğin stearik asit).



Bazı karboksilik asit sınıflarının temsilcileri aşağıda listelenmiştir:



Kısa zincirli doymuş asitler

Formik asit(metanoik asit) - HCOOH, arı ve karınca sokmalarında bulunur

Asetik asit – CH3COOH, sirkede bulunur

Propionik asit (propanoik asit) – CH3CH2COOH

Orta zincirli doymuş monokarboksilik asitler

Valerik asit (pentanoic acid) – C4H9COOH

Enantik asit (heptanoic acid) – C6H13COOH

Pargonik asit (nonanoic acid) – C8H17COOH

Kısa zincirli doymamış monokarboksilik asitler

Akrilik asit (2-propenoic acid) – CH2=CHCOOH, polymer sentezinde kullanılır

Yağ asitleri– orta ve uzun alkan zincirli, bir karboksil gruplu asitler.

Butirik asit (butanoic acid) – CH3CH2CH2COOH, ekşimiş terayağında bulunur

Laurik asit (dodecanoic acid) – CH3(CH2)10COOH, hindistan cevizinde bulunur

Dokoheksanoik asit

Eikosapentanoik asit

Amino asitler– proteinlerin yapı taşları

Keto asitler– keton grubu taşırlar

Pirüvik asit

Asetoasetik asit

Aromatik karboksilik asitler

Benzoik asit– C6H5COOH. Sodyum benzoat, benzoik asidin sodyum tuzu, gıda koruyucusu olarak kullanılır

Salisilik asit– çoğu deri bakım ürününde kullanılır

Dikarboksilik asitler - iki karboksilik grubu vardır

Aldarik asit - şeker asitleri ailesi

Oksalik asit - çoğu gıdada bulunur

Malonik asit

Malik asit - elmalarda bulunur

Suksinik asit - sitrik asit döngüsünün bir parçası

Glutarik asit

Adipik asit - naylon üretmekte kullanılan monmer

Trikarboksilik asit - üç karboksil grubu vardır

Sitrik asit - turunçgillerde bulunur

Alfa hidroksi asitler - hidroksi grubu vardır

Laktik asit (2-hidroksipropanoik asit) – ekşi sütte bulunur
 
 
RESİMLER
 
 
Karboksil grubunun hacim dolduran modeli



Bir karboksilık asidin yapısı



Karboksil grubunun üç boyutlu yapısı
 
 
 
 
 
 
Kaynak: wikipedia

Formik asit


 

Formik asit, HCOOH, tek karbonlu karboksilik asittir. Metanoik asit olarak da bilinir. Formik asit, karbonil karbonuna bağlı alkil grubu içermemesiyle en basit karboksilli asit özelliği taşır.





Formik asitFormik asitin bazı kimyasal ve fiziksel özellikleri aşağıda verilmiştir,



Molekül ağırlığı: 46,0254 g/mol



Yoğunluğu: 1,22 g/ml (sıvı)



Asitlik (pKa): 3,75



Erime noktası: 8,4 °C



Formik asit; su, metanol, etanol, aseton, eter gibi çözücülerde çok iyi çözünür.



Formik asitin diğer bir adı da karınca asididir. Doğada ilk olarak karıncaların salgılarında rastlanmış ve buradan çekilerek elde edilmiştir.[kaynak belirtilmeli] Varroa ile en etkili şekilde mücadele etme yöntemlerinden birisi de kolonilere formik asit uygulamasıdır. Formik asit organik asittir. Özellikle arıcılığı gelişmiş ülkelerde Organik bal üreticileri tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. İlkbaharda nektar akımı döneminden en az 15 gün önce ve sonbaharda bal hasatından sonra belirtilen şekilde kullanıldığında bal ve bal mumunda kalıntı bırakmadığı araştırmalar sonucu belirlenmiştir. Kullanımı arıcı için tehlikeli olabileceğinden Kanada ve Avrupa’da jel haline kullanılmaya başlanmıştır. Trake akarına karşı mücadele yöntemi olarak da kullanılmaktadır.



Sıvı formik asit (formic acid) uygulamasında çözelti % 65 oranında olmalıdır. Bunun manası kolonilere uygulanacak formik asit çözeltisinin % 65 i Formik asit, %35 i su olduğudur. Varroa bu çözeltinin buharından etkilendiği için ölmektedir. Uygulamada formik asit çözeltisi arılara direkt olarak temas ettirilmemelidir. Bu yüzden bir miktar tuvalet kâğıdı ya da kâğıt parçası örtü tahtasının altına, kuluçka çerçevelerin üstüne yayılır ve 40 ml. çözelti kâğıt üzerine enjekte edilir. Kâğıt parçası çözeltiyi emerek arıların üzerine damlamamasını sağlamak için kullanılır. Formik asit çözeltisinin kovan içerside buharlaşması yolu ile varroa öldürülmüş olur. Yurt dışında “Mite Away”,”Apicure” adında formik asit içeren ürünler kullanılmaktadır.


Kaynak: wikipedia

25 Mart 2010 Perşembe

Hidroklorik asit




Hidroklorik asit


 hidrojen ve klor elementlerinden oluşan, oda sıcaklığı ve normal basınçta gaz halinde bulunan kimyasal bileşiktir. Halk arasında tuz ruhu olarak da bilinir. 9. yüzyılda Arap simyacı Cabir bin Hayyan tarafından keşfedildi ve sonrasında simya alanında kullanıldı.Sanayi Devrimi sırasında, sanayideki önemi keşfedilen asit, önce Leblanc işlemi, sonrasında Solvay işlemi ile sanayi alanında üretilmeye başladı. Hidroklorik asit, tarihte yeni kolaylıkların keşfinde önemli roller üstlendi. Günümüzde PVC'den demir-çeliğe, organik madde üretiminden gıda sektörüne kadar hemen hemen tüm alanlarda hidroklorik asit kullanılmaktadır.
Hidroklorik asit, sağladığı kolaylıkların yanında, zehirli bir maddedir ve insan dokuları başta olmak üzere çoğu yüzeye büyük tahribat verir. Bu nedenle bu asit ile çalışılırken güvenlik önlemleri en üst düzeyde tutulmalıdır.Asit, toksik olmasının yanında, gözler ve deri için tahriş edicidir, deride yanıklara neden olmaktadır ve solunum sistemi için tahriş edici özellik taşımaktadır. Hidrojen klorür, normal koşullarda −27.32 °C'de erir, 110 °C'de kaynar. Hidroklorik asidi elde edebilmek için öncelikle hidrojen klorür gazınının elde edilmesi gerekir.
Tarihi Bilgileri

Hidroklorik asit, ilk defa M.S. 800'lerde Cabir bin Hayyan adlı Arap simyacı tarafından, sofra tuzunun sülfürik asit ("vitriol") ile karıştırılmasıyla elde edildi. Hayyan, keşfettiklerini derleyerek daha sonraları 20 farklı kitapta topladı. Bu 20 kitap, yüzyıllar boyunca hem simyanın hem de asitlerin temel kitapları arasında yer aldı. Hayyan'ın keşiflerinden biri de, hidroklorik asit ve nitrik asitin karışımıyla hazırlanan kral suyudur. Kral suyu, uzun yıllar boyunca, simyada önemli bir yer edindi.
Orta Çağ'da hidroklorik asit, Avrupa'da acidum salis veya tuz ruhu adıyla bilinmekteydi. Türkiye'de de kullanılan tuz ruhu tabiri bugün sadece temizlik amaçlı alanlarda kullanılır. Yine Avrupa'da kullanılan bir başka kullanım olan muryatik asit terimi, (muriatic İngilizce'de; salamura veya tuz ile ilgili olan anlamına gelmektedir) günümüzde hâlâ kullanılmaktadır. 17. yüzyılda Johann Rudolf Glauber adlı Alman kimyacı, Mannheim işlemi'nde sodyum klorit tuzunu ve sülfürik asiti kullanarak sodyum sülfat ve hidrojen klorür gazı çıkarmayı başardı. İngiliz bilim adamı Joseph Priestley de 1772 yılında saf hidrojen klorür elde etmeyi başardı. Yine bir başka İngiliz kimyacı Humphry Davy, asit özelliğinin hidrojenin varlığından ileri geldiğini saptayarak asitlerle anhidritlerin farklı olduğu sonucuna vardı.
Sanayi Devrimi sürecinde, sodyum karbonat (soda) gibi alkaliler ve yan ürünlerine olan talebin sonucu Nicolas Leblanc adındaki Fransız kimyacı, bu alandaki sanayi dalları için girişimde bulundu. Leblanc işlemine göre kireç taşı, kömür ve sülfürik asit kullanarak tuzun alkali olabileceği söz konusuydu. 1863'teki Alkali Yasası'na ve başka Avrupa ülkelerindeki bilim adamlarınca ilan edilen benzer yasalara göre, tepkimeye giren aşırı hidrojen klorür, havaya karışmaktaydı.
20. yüzyılın başında Leblanc işlemi, yerini hidroklorik asit yan ürünleri olmaksızın Solvay işlemi'ne bıraktı. Bu işlem, Leblanc işlemine göre çok daha ucuz ve çok daha kolay elde edilebilir bir yöntemdi. Başta 20. yüzyıldaki sanayi dallarında görülen aşırı talep artışı olmak üzere, zamanla hidroklorik asit, sanayinin birçok alanında önemli yer edinmeye başladı. 1988'den beri hidroklorik asit, Birleşmiş Milletler'in Narkotik örgütleri tarafından 2. Tablo göstergeci olarak, narkotik teşhislerinde kullanılmaktadır.



Kimyasal özellikleri

Hidrojen klorür, güçlü bir asittir. Moleküler yapısı oldukça basit olan Hidroklorik asit, bir klor atomu ile bir hidrojen atomundan meydana gelir ve formülü HCl'dir. Hidroklorik asit, oda sıcaklığında bir litre suda, yaklaşık 450 litre gibi çok yüksek oranda çözünür. Öbür asitler gibi, renkli ayıraçla "asit rengi" denilen bir renk verir; sözgelimi turnusolü kırmızıya, heliantini pembeye, bromofenolu sarıya boyar ve fenolftaleinle renksiz bir sıvı verir.Sodyum karbonat ve amonyak gibi bazlara, belirgin bir etki yapar. Belirli hacimde hidroklorik asit bulunan bir cam tüpe, bir sodyum karbonat çözeltisi azar azar döküldüğünde, tüpe daldırılacak bir termometre, sıcaklığın hızla yükseldiğini gösterir; çözelti, su bütünüyle yok oluncaya kadar ısıtılırsa, sodyum klorür (sofra tuzu) katı halde çöker. İçinde amonyak bulunan bir şişenin ağzına hidroklorik asit taşıyan bir şişe yaklaştırılırsa, beyaz renkte ve bol miktarda amonyum klorür dumanları oluşur. Bu tepkimeyle, bir ortamda söz konusu maddelerin bulunup bulunmadığı belirlenir. Hidroklorik asit, suya damlatıldığında H+ iyonu vermektedir.
Hidroklorik asit tipik bir asit özelliği olarak çinko, demir, magnezyum ya da alüminyum gibi birçok metale etki ederek, hidrojen açığa çıkarır. Bakır, bu asitle ancak havanın oksijeni eşliğinde tepkimeye girer; ama hidrojen açığa çıkmaz. Altın ve platin hidroklorik asitle tepkimeye girmezlerse de, aşağı yukarı bütün metallere etki eden kral suyu (hidroklorik asit - nitrik asit) karışımında çözünürler.Metal oksitler (pas) genellikle hidroklorik asitte çözünmeye uğrarlar. Hidroklorik asidin pas giderici rolü, bu olaya dayanır.
Karbonatlar, hidroklorik asitle şiddetli bir tepkime gerçekleştirirler ve karbondioksit açığa çıkar. Öbür tuzlar hidroklorit asitle tepkimeye girerler; sözgelimi gümüş nitrat, hidroklorik asitle tepkimeye girdiğinde, beyaz renkte gümüş klorür çökeleği verir; çökelek, ışık aldığında morarır (bu tepkimeden, kimyasal çözümlemeyle söz konusu maddelerin tanınmasında yararlanılır).
Hidroklorik asit, pas giderici olarak kullanılmasının yanı sıra, organik bileşiklere etki ettirilerek klorlu ürünlerin (çözücüler, plastik maddeler) elde edilmesinde yararlanılır. 

Fiziksel özellikleri

Hidroklorik asidin, kaynama sıcaklığı, ergime sıcaklığı, yoğunluğu, ve pH değeri gibi fiziksel özellikleri, asit çözeltisindeki HCl'in konsantrasyonu veya molaritesine bağlıdır.
Yukarıdaki sıcaklık ve basınç değerleri 20 °C ve 1 atmosfer basıncına göre (101.325 kPa) esas alınmıştır


Üretim

 

Hidroklorik asit, hidrojen klorür adlı maddenin, suda çözülmesiyle elde edilir. Aynı doğrultuda, hidrojen klorürün elde edilmesi de birkaç farklı yöntemle gerçekleşebilir. Özellikle büyük ölçekli hidrojen klorür üretimlerinde, hemen hemen her zaman, madde başka maddelerle karıştırılarak elde edilir. piyasa adı tuz ruhu ve diğer adı ise Klorhidrik asittir.

Endüstriyel pazarlama 

Hidroklorik asit, kütlece 38% oranında HCl içeren çözeltiler içinde elde edilir. Kimyasal olarak 40%'a kadarlık bir derişimde üretim yapmak söz konusudur. Ancak böyle durumlarda buharlaşma oranı yüksek olacağından, asidin depolanması ve saklanması fazladan paraya mal olmaktadır. Ayrıca böyle depo ortamlarının sağlanması için uygun basınç ve sıcaklık değerlerinin sağlanması gerekmektedir. Günümüzde en uygun solüsyon derişimi 30% ile 34% arasında olanıdır. Böylelikle düşük taşıma ve düşük depolama ücretleri ortaya çıkmaktadır. Ev ortamında, -özellikle temizlik amaçlı- hidroklorik asit üretiminde ortalama derişim 10% ile 12% arasındadır. Ancak buna rağmen kullanmadan önce asidin bulunduğu temizlik gerecinin su aracılığıyla seyreltilmesi gerekmektedir. Tuz ruhu adıyla satışı gerçekleştiren İngiltere'de ve birçok Avrupa ülkesinde, asidin kullanımı evdeki temizlik dışına çıkmamaktadır.
Dünyanın en büyük hidroklorik asit üreticilerinden Dow Chemical'ın yıllık asit üretimi 2 milyon tonu bulmaktadır. FMC, Georgia Gulf Corporation, Tosoh Corporation, Akzo Nobel ve Tessenderlo Total gibi diğer önemli firmalar da, yıllık 0.5 ila 1.5 milyon tonluk asit üretmektedir. Dünyada hidroklorik asidin açık pazarı yaklaşık olarak 5 milyon ton olarak belirlenmiştir.

 


Kullanım Alanı

Hidroklorik asit, çeşitli farklı iş alanlarında kullanımı bulunan bir tür inorganik asittir. Asidin derişimi, kullanıldığı iş sahasına göre değişkenlik göstermektedir. Hidroklorik asit, çeliğin dekapajı, organik bileşiklerin oluşturulması, inorganik maddelerin sanayi dallarında üretimi ve pH dengesinin sağlanması için bir çok sanayi alt dalında kullanılmaktadır.

Çeliğin dekapajı 

Hidroklorik asidin en önemli işlevlerinden birisi, çeliğin temizlenmesi amacıyla yapılan dekapaj işlemidir. Bu işlem öncesinde, diğer aşamalar için demir üzerindeki pas alınır. %18 derişimineki hidroklorik asit, demir üzerindeki karbonu ve pası almak için yeterlidir. Aşağıda bu işlemin formüle dökülmüş hali yer almaktadır.
Fe2O3 + Fe + 6 HCl → 3 FeCl2 + 3 H2O
Çelik dekapaj endüstrisi, kullanılmış dekapaj çözeltilerinden HCl'in geri kazanımını sağlayan; püskürtmeli kavurucu veya akışkan yataklı yenileme işlemi gibi teknikler geliştirmiştir. En çok bilinen yenileme işlemi, aşağıdaki formülle ifade edilebilen piro-hidroliz işlemidir:
4 FeCl2 + 4 H2O + O2 → 8 HCl+ 2 Fe2O3

Organik bileşiklerin üretimi 

Hidroklorik asidin kullanım alanlarından birisi de, PVC adlı madde için üretilen vinil klorit gibi organik bileşikler üretmektir. Bu alanda üretilen asitler asla satışa sunulmazlar. Kapalı bir sanayi içinde sadece organik bileşik üretimi için kullanılırlar. Hidroklorik asit aracılığıyla Bisfenol A, polikarbonatlar, aktif karbon ve askorbik asit gibi önemli kullanım alanları olan organik bileşikler üretilebilmektedir. Özellikle farmakoloji alanında kullanılacak bileşik ve ilaçların eldesinde ve teflonun üretiminde hidroklorik asidin önemli bir yeri bulunmaktadır. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında hidroklorik asitten elde edilerek kullanılan fosgen (COCl2) adlı organik madde, kimyasal silah olarak kullanılmıştır.

İnorganik bileşiklerin üretimi 

Birçok inorganik bileşik, asit-baz tepkimeleri aracılığıyla üretilmektedir. Bu tepkimede yer alan asitlerde hidroklorik asidin yeri çok büyüktür. Demir klorür veya polialüminyum klorür gibi maddeler, bu sayede, sudan ayrışabilmektedir. Bu sayede, su arıtma tesislerinde pis sular temizlenebilmektedir. Demir klorit ve polialüminyum klorit maddeleri, su dezenfektesi dışında, kâğıt üretimininde de önemli bir görev üstlenmektedir. Ayrıca pil, akü gibi ekipmanların üretilmesine bu asidin büyük bir yeri bulunmaktadır.
Fe2O3 + 6 HCl → 2 FeCl3 + 3 H2O

pH Kontrolü ve nötrleştirme

Hidroklorik asit, bir solüsyondaki bazik (pH) değeri düşürmek için kullanılabilmektedir. Örneğin; içinde OH- iyonu barındıran bir çözeltiye hidroklorik asit damlatıldığında, çözeltideki baz, yerini suya ve H+ iyonuna bırakmaktadır. Bu yöntem sayesinde bir solüsyonun asitlik ve bazlık değerleriyle oynanabilmektedir. Bu da gıda, ilaç, havuz ve içme suyundaki pH değerlerini kontrol etmekte kullanılmaktadır. Aşağıda bu yöntemin formülleştirilmiş hali bulunmaktadır;
OH + HCl → H2O + Cl

İyon alışverişinin yenilenmesi

Yüksek kalitedeki hidroklorik asit, iyon alışverişini denetleme ve yenilemede kullanılmaktadır. Özellikle reçine gibi maddeler üzerinde oynanabilmektedir. Bu yöntem özellikle Na+ ve Ca2+ gibi iyonların su bazlı solüyonlardan ayırmak için kullanılmaktadır. Bu da, reçinelerin temizlenmesinde, içme suyu ve gıda sanayisinde büyük yarar sağlamaktadır.
Na+ maddesi, H3O+ ile yer değiştirir.
Ca2+ maddesi, 2 H3O+ ile yer değiştirir.

Diğer 

Hidroklorik asit, kimyadaki ana maddelerden biridir. Bu asit, birçok küçük çaplı sanayi dalında kullanılmaktadır. Deri işlemeciliği, ev temizliği, inşaat sanayisi bunların başında gelmektedir. Petrol araştırmalarında, kayaların içine hidroklorik asit enjekte edilerek, petrolün varlığı ve/veya kalitesi hakkında bilgi toplanabilmektedir. Asit, ayrıca gıda sektöründe katkı maddelerinin yapımında kullanılmaktadır. Özellikle yapay gıdalarda ve vitaminlerde üretim aşamasında hidroklorik asitten yararlanmaktadır.

Canlılardaki yeri

Gastrik asit, çoğu canlının midesinde yer alan önemli bir sindirim ekipmanıdır. Bu asit, hidroklorik asidin seyreltilmiş hali olarak tanımlanabilmektedir. Normal bir insanda, midedeki asidin pH değeri 1 ile 2 arasında değişebildiği gibi, mide özsuyunda %0,3 oranında hidroklorik asit yer almaktadır. Ancak mide özsuyundaki asidin pH değerlerinde herhangi bir azalma gözlenirse, midede ülserler görülebilmektedir. pH değerinin arttığı durumlarda da sindirim problemleri baş göstermektedir.
Gastrik asit, midede, mikroorganizmalara karşı bariyer görevi üstlenmektedir. Özellikle, yenilen yiyeceklerdeki bakteri oranını düşürmekte oldukça etkin rol üstlenmektedir. Düşük pH değeri, ayrıca pepsinozin adı verilen sindirim enzimini harekete geçirmekte kullanılmaktadır. Düşük pH değerine maruz kalan besinler, oniki parmak bağırsağına geldiğinde ortamdaki 6'lık pH değeri aracılığıyla tekrar eski hallerine dönmektedir.
Hidroklorik asit, kendi başına, mideyi delebilecek güçte bir asittir. Ancak midede yer alan kalın mukus tabakası, asidin mide epitellerine zarar vermesini engeller. Ancak eğer mukus tabakası çok ince olursa, veya asit çok düşük bir pH değerine sahipse, bunun sonucunda mide ekşimesi, ülserler ve reflü görülebilmektedir.

  
Güvenlik

Derişik hidroklorik asit, sıvı veya katı halde organizmalar için büyük tahirbata neden olabilmektedir. Gaz halindeki bir miktar hidroklorik asitin solunumu baştan sona tüm solunum sistemini tahrip edebilmektedir. Sıvı halde de döküldüğü çoğu yüzeyi eritmektedir. Hidroklorik asit ile çalışılırken, eldiven ve koruyucu kıyafetlerin giyilmesi, hidroklorik asitten kaynaklanabilecek tahribatları düşürmekte önemlidir. Asit, sodyum hipoklorit (NaClO) ve permanganat (KMnO4) gibi maddelerle etkileştiğinde tepkimeye girer ve büyük tahribatlara yol açar.
Hidroklorik asidin vereceği tahribat, asidin derişimiyle alakalıdır. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki çevre birimlerine göre, hidroklorik asit, toksik maddeler arasında yer alır. Aşağıda Avrupa Birliği sınıflandırmasına göre oluşturulmuş tablo yer almaktadır;

Açıklama

  •  R36/37/38: -gözler, solunum sistemi ve deri için tahriş edici-
  •  R34: -yanıklara neden olur-
  •  R37: -solunum sistemi için tahriş edici-
Resimler

 
Asidin titrasyonu

 Laboratuvar ortamında kullanılan tipik bir hidroklorik asit şişesi.


Kaynak: wikipedia